Bu büyülü dünyada karanlıkta yolunuzu bulmaya çalışmak istiyor musunuz?

Sitemize üye olunuz...
Bu büyülü dünyada karanlıkta yolunuzu bulmaya çalışmak istiyor musunuz?

Sitemize üye olunuz...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaDeathomens RPGLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Hoşgeldiniz. Lütfen, Giriş yapınız ya da Kayıt olunuz.








Sitemize hoşgeldiniz!
Harry Potter zamanını hatta bilinen dört büyücü zamanını bile geride bırakıp daha öncelere götürüyoruz sizleri. Alışılmamış temamız ve özgün sistemlerimizle beraber sizleri bekliyoruz. Sihirli dünyamızın kapılarından geçerek bu heyecan dolu kurguda yerinizi alabilirsiniz.
Sihirli günler dileriz.


blablabla
SITE STATS

User Legend

 

 Javier.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Javier Jagger
Lord Jules & III. Sınıf
Lord Jules & III. Sınıf
Javier Jagger


Erkek
Mesaj Sayısı : 30
Gerçek Ad : Rıza.
Kayıt tarihi : 26/03/11

Karakter Bilgileri
Özel Yetenek:
Quidditch Mevkii:
Büyücü Gücü:
Javier. Left_bar_bleue44/100Javier. Empty_bar_bleue  (44/100)

Javier. Empty
MesajKonu: Javier.   Javier. EmptyC.tesi Mart 26, 2011 2:57 pm

- Javier Jagger.
- Yeni bir gün daha. Bugününde, diğer her gün olduğu gibi sıkıcı ve bunaltıcı geçeceğinin bilincindeydi genç büyücü. Saçma derslerden üç ay içinde olsa kurtulacağı için seviniyordu. Fakat bir yandan içinde bir buruklukta vardı elbette; Carmy’yi göremeyecek olmanın verdiği bir burukluk. Koca bir yaz tatilini, onun yüzünü bir kere bile göremeden nasıl geçireceği hakkında en ufak bir fikir yoktu kafasında. Delirme aşamasına gelirim sanırım. Olabilecekleri bir hayal ediyordu da, kaçık Jackson’la beraber yaşadığı evde, derslerden uzak olacak olsa da yine sıkılarak geçireceği, üstelik Carmelita’yı göremeyeceği bir tatil. Hayal etmenin bile katlanılmaz olduğu görüşüne varmıştı büyücü. Ciddi anlamda, Gryffindorlu cadıya fazlasıyla bağlandığının daha yeni farkına varıyordu. Ya ona bir şey olursa? O zaman ne yaparım Bu ürkütücü düşünceyi de beyninden atmaya çalışarak, açlığını ona iyice belli eden midesini doyurmak amacıyla ortak salonu terk ederek, büyük salonun yolunu tuttu.

Kafasındaki tüm bu acayip düşüncelerin kaynağı, Gryffindor masasındaki yerinde duruyordu yine. Büyücü, onunla göz göze geldiğinde hafifçe gülümsedi ve bakışlarını zorlanarak da olsa başka bir yöne çevirerek Slytherin masasına yöneldi. Carmy’i mümkün olduğunda net görebileceği bir noktaya oturdu ve çevredekilerin selamlarına karşılık verdikten sonra kahvaltısına başladı. Ama bir anda kafasında başka bir düşünce belirdi. Cebindeki ufak bir parça parşömeni çıkardı ve masasın altında, görünmeyecek şekilde tuttu. Diğer eliyle de asasını çıkardı ve parşömene doğrulttu. Biraz önce boş ve oldukça temiz olan parşömen, şimdi hoş görünen bir el yazısıyla dolmuştu: ‘Seni seviyorum.’ Başka hiçbir şey yok; bir isim veya kendini tanıtmasını sağlayacak herhangi bir ipucu ya da bilgi. Anlayacağını umut ediyordu kızın yazının sahibini, anlamasa da pek bir önemi olacağını düşünmüyordu. Önemli olan onu mutlu edebilmekti; mutlu edenin kendisi olduğunu göstermek değil. Masanın etrafındaki büyücü ve cadı sayısının azalmış olmasını fırsat bilerek, parşömeni masanın üzerine koydu ve asası yardımıyla onu büyüledi. Havada süzülen kâğıt parçası küçüktü; bu nedenle çevredekilerin dikkatini çekmiyordu gibiydi. Yavaşça süzülen parşömen, Gryffindor masasında hedeflenen noktaya ulaştı ve kızın tam ellerinin bulunduğu noktaya iniş yaptı. Slytherinli genç, bir an paniklediğini ve heyecan yaptığını hisseti, yersiz ve gereksiz bir heyecandı bu. Sonuçta yüzüne karşı söylüyor değildi ya, çok daha kolayıydı bu. Bakışlarını, fazla belli etmemeye çalışarak-aslında sadece boş bir çabaydı bu, kıza baktığı net biçimde anlaşılıyordu- Carmy’nin üzerine yöneltti. Cadının mutlulukla gülümsediğini gördüğünde, içinde bir sevinç dalgası kabardı bir anda. Nasıl biçimde olursa olsun, Carmelita’yı mutlu edebilmek, onu kendisi mutlu olmuş kadar sevindiriyordu. Kızla göz göze geldiğinde, farkına bile varmayarak gülümsedi ve pek bir şey yemiş olmamasına rağmen, mutluluktan karnının doyduğunu hissederek kalktı masadan.

Öğle Yemeğinden Önce, İksir Dersi~

Geride kalan iki yorucu dersin ardından, kendi mekânı olarak yorumladığı Hogwarts Zindanları’nın soğuk havasını soluyordu şimdi. Kendisi de kabulleniyordu; zindanlar oldukça kasvetli ve soğuk bir ortama sahipti. İşte bu yüzden, belki de okuldaki birçok öğrenci ve profesörün aksine, zindanlar daha çok sevdiği bir yer oluyordu. Her şeyden önemlisi, Hogwarts’ın bu noktası tek başına ve sessiz bir şekilde kafa dinleyebilmek adına çok idealdi. Bu yüzden olsa gerek, bu mekânın sevilmemesini başlı başına bir budalalık olarak yorumluyordu. Beyninde yer eden düşünceleri eşliğinde, sonunda dersliğe ulaştı genç büyücü. Hafifçe itti kapıyı ve sınıftan içeriye girdi.

İksir dersliğinin daima kendine özgü bir kokusu, bir ortamı oluyordu. Javier bu durumu, sınıfta bulunan yığınla iksir tüplerine bağlıyordu. O nahoş koku eşliğinde, kendisine en yakın olan masaya yöneldi. Bugün gerçekleştirecekleri uygulamayı öğrendiğinde, içinde bir hayal kırıklığı ve kızgınlık hissetti adeta. Aşk iksiri mi? Kendisinin böyle bir iksire ihtiyacı olduğunu düşünmüyordu büyücü, bir iksire ihtiyaç duymadan aşk ile tanışmayı başarmıştı zaten. Ve şu an, kim olduğunu bilmediği birinden etkilenmek istemiyordu. Aklında ve kalbinde tek bir kişi vardı; bu ders için bir iksir bile olsa hep öyle devam etmeliydi. Ancak elinden bir şey gelmiyordu Javier’ın. İksirin uygulamasını yapmayı reddetmek istedi bir an, çok şiddetli bir istekti bu; öyle ki, tüm arkadaşları malzeme dolabına yönelip gerekenleri almaya başlamışken, o hâlâ yerinde duruyordu. Lakin profesörün bunu fark edeceğini düşündü ve istemeyerek, içinden homurdanarak yöneldi malzeme dolabına. Laçan özü, nar suyu ve diğer tüm saçmalıkları bir bir arayarak dolaptan temin etti ve tekrar masasına yöneldi. Kazanın başına geçtiğinde kendini bir aşçı gibi hissetti bir an. Saçmalık.

Öncelikle nar suyunu kattı kazanın içine; bilerek seçmemişti bunu, eline ilk o gelmişti. Kitaptaki talimatlara bir göz gezdirdi, nar suyunu daha sonra katması daha faydalı olacak gibiydi. Umursamadı. Nar suyunu eklemiş olduğu iksir kazanının içerisine, bu kez donmuş külbükül yumurtasını dâhil etti. İksirin ne tür bir renge veya kokuya büründüğünü test etmeye niyetlenmedi hiç; bu işi en sona bırakacaktı. Gözleri bir kez daha kitabın üzerindeki ‘talimatlar’ paragrafına yöneldi. Hemen kazanın yanında duran toz hâline getirilmiş ay taşını aldı avucunun içine, kazanın içine doğru soktu elini ve fazla acele etmeyerek, bir malzemeyi daha bıraktı iksir kazanına. Şimdi iksir, o farkına bile varmadan belirgin bir kokuya sahip olmaya başlamıştı. Yine aldırmadı ve bu kez, laçan özü adlı malzemeleri iksire kattı. Cidden, işinin hiç bu kadar kolay olacağını düşünmemişti; tek yaptıkları, paragrafta yazan talimatlara uyarak malzemeleri sırasıyla eklemekti. Ne kadar basit. Bir kez daha baktı talimatlara, sırada nar suyu vardı; ancak onu en başta eklemek gibi bir saçmalık yapan Javier, pirşakir tüylerini dâhil etti iksire ve son olduğunu düşünerek pelin otu şurubunu. Ancak bir kez daha yanılmıştı genç büyücü. Bu kez saç tellerini katması gerekiyordu iksire; işin en önemli malzemesini. Kime ait olduğu bile belli olmayan saç tellerini bıraktı kazana. İksir de öyle muhteşem bir koku vardı ki; mükemmel ve çok tanıdık gelen bir koku. Sonunda bu kokuyu alacağımı bilseydim, diye düşündü Javier. İksiri yapmamak gibi bir şey düşünmezdim. Carmelita’ya ait olan o eşsiz kokuyu çekerken burun derinliklerinden içeriye, gözleri cadının üzerine yöneldi. Kızın da ona baktığını gördüğünde gülümsedi; Carmelita’nın, onun aldığı kokunun ne olduğunu tahmin ettiğini düşünüyordu. Büyüleyici koku eşliğinde, iksiri önce bir tüpe aldı ve daha sonra midesine gönderdi. Şimdi, neler olacağını bekliyordu.

Kafasını sınıftaki tüm öğrenciler etrafında dolandırıyordu. Bu saç telleri kime aitti acaba? Sorunun cevabını alacaktı birazdan. Bir süre daha bakmaya devam etti herkese. Ve sonunda bakışları bir cadıda sabit kaldı: Anja. Olamaz. İçinde Anja’ya gidip sarılmak, onu öpmek için büyük bir istek vardı. Ne olursa olsun kendini tutmaya ve kontrol altına almaya çalışıyordu. Kendine gel. Niye hiç kolay değildi bu? Anja, bu kadar güzel olmak zorunda mıydı? Son derece etkileyiciydi cadı, büyüleyiciydi. Javier, onun yanına gitmek istiyordu. Kıza sarılmalıydı, onu çok sevdiğini söylemeliydi. Fakat yapamıyordu. Ama niye? İçinde onunla konuşmaya çalışan iki ayrı Javier vardı; biri git ve ona her şeyi söyle diyordu. Diğeri ise sessiz kal ve kendine gel. İkinciyi uygulamak, kendini tutabilmek çok zor geliyordu büyücüye. Tarif edilemeyecek kadar zor. Tam kendini tutamayıp, Anja’ya her şeyi söylemeye niyetlendiğinde öfkeden deliye dönmesine neden olacak bir manzarayla karşılaştı: Frank ile Anja birbirlerine giderek yakınlaşıyordu. Slytherinli genç, ortamda bir profesör olduğunun farkına bile varmayarak, var gücüyle ve hızıyla gitti Frank’in üzerine.

“Sen bir pisliksin!”

Bağırışının etkisiyle Gryffindorlu çocuğun bakışları, kendisinin üzerine dönmüştü. Javier, öfkesini kontrol altında tutmaya hiç uğraşmayarak sağ eliyle bir yumruk atmaya niyetlendi. Fakat öylesine yavaş hareket etmişti ki, Frank bunun farkına varmış ve büyücüyü iterek, kendinden birkaç metre öteye savurmuştu. Yine de içinde bir yanardağ gibi büyüyen Frank’i parçalama isteği geçmiş değildi. Bir kez daha çocuğun üzerine yürümeye niyetlenirken, profesörün sert sesini işitti kulakları. Evet, sınıfta son derece doğal bir şekilde, bir profesör vardı. Genç büyücü bunu tamamen unutmuştu. Hoş unutmamış olsa da, pek bir şey değişeceğini sanmıyordu ya neyse. Sinirli olduğu belli olan İksir Profesörü, panzehiri uzatmıştı Javier’a. Bu da ne? Javier, tüm bu yaşadıklarının saçma bir aşk iksiri olduğunun bilincine yeni varıyordu. Aslında, Frank’e saldırmak için böyle şeyler sadece bir bahaneydi. Görüntü de klasik bir Slytherin-Gryffindor sürtüşmesi yaşıyordu iki büyücü, ne de olsa. Aldığı panzehiri hızlı bir şekilde midesine gönderen Javier, sonunda rahatlamaya başlamıştı. Doğruca Anja’ya baktı, bu kez bakışlarında hiçbir anlam yoktu. Derin bir oh çekti. Ardından sınıftan ayrılan kalabalık içerisinde, Carmelita’nın yakınlarına ilerledi. Kim bilir, belki de akşamüstü için bir buluşma ayarlayabilirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Usta
Usta
Usta



Mesaj Sayısı : 44
En Belirgin Özellik : Puan veririrm
Kayıt tarihi : 23/03/11

Karakter Bilgileri
Özel Yetenek:
Quidditch Mevkii:
Büyücü Gücü:
Javier. Left_bar_bleue50/100Javier. Empty_bar_bleue  (50/100)

Javier. Empty
MesajKonu: Geri: Javier.   Javier. EmptyC.tesi Mart 26, 2011 3:55 pm

Anlatım:22/25
İmla: 12/15 bağlaç ve ek olan 'de' hep karışmış.
Görünüm: 10/10

Büyücü Gücü: 44 Puan
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Javier.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 ::  :: RPG MERKEZİ :: Büyücü Gücü-
Buraya geçin: