Bu büyülü dünyada karanlıkta yolunuzu bulmaya çalışmak istiyor musunuz?

Sitemize üye olunuz...
Bu büyülü dünyada karanlıkta yolunuzu bulmaya çalışmak istiyor musunuz?

Sitemize üye olunuz...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaDeathomens RPGLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Hoşgeldiniz. Lütfen, Giriş yapınız ya da Kayıt olunuz.








Sitemize hoşgeldiniz!
Harry Potter zamanını hatta bilinen dört büyücü zamanını bile geride bırakıp daha öncelere götürüyoruz sizleri. Alışılmamış temamız ve özgün sistemlerimizle beraber sizleri bekliyoruz. Sihirli dünyamızın kapılarından geçerek bu heyecan dolu kurguda yerinizi alabilirsiniz.
Sihirli günler dileriz.


blablabla
SITE STATS

User Legend

 

 Nadja.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Nadja Scrivens
Lady Ahern & III. Sınıf
Lady Ahern & III. Sınıf
Nadja Scrivens


Mesaj Sayısı : 3
Yaş : 26
Kayıt tarihi : 08/06/11

Karakter Bilgileri
Özel Yetenek:
Quidditch Mevkii:
Büyücü Gücü:
Nadja. Left_bar_bleue45/100Nadja. Empty_bar_bleue  (45/100)

Nadja. Empty
MesajKonu: Nadja.   Nadja. EmptyÇarş. Haz. 08, 2011 2:37 pm

Gözlerini hızlıca açtı birden, korkulu bir rüyadan yeni çıkmış gibiydi. Yatağında kısık bir sesle inleyerek bir ileri bir geri gitti ve başucundaki saate göz atar atmaz yarı çalışkan yarı aylak bir şekilde yatağında yavaşça doğruldu. Etrafına salak saçma bakışlar attı ve neler olduğunu anlamaya çalışırken üzerindeki kısacık şortu ve askılı t-shirt'ü ürpermesine sebep oldu. Çıplak ayakları zeminin soğukluğuyla birleştiğinde içini büyük bir soğukluk dalgası kaplayıverdi. Elleriyle yanaklarına dokundu ve yanaklarının olması gerekenden çok daha soğuk olduğunu fark ettiğinde içinden küfretmeye başladı. Çevresinde olan biten her şey çok mantıksız sayılırdı aslında, genelde küçük kızlar tüm yatakhaneye tıklım tıklım doluşmuş tüm aynaları büyük bir vahşilikle işgal etmişlerdi. Nadja'ya ise orada oturup tüm bu olayları bir şeyle bağlaştırmaya kalmak düşmüştü, felaket olarak nitelendirdiği balolara verdiği önem kendince gerekenden çok daha fazlaydı ancak çevresindeki süslü arkadaşları çok fazlaydı ve onların arasında kaybolmak istediği en son şeydi. Sessizce etrafta dolaşan küçük bir fare gibi dolabına yöneldi ve dolabının hemen yanındaki aynada kendine bir göz attı. Gözlerinin altında hafif bir morluk seziliyordu, gözlerinin içinde ise dışının aksine hiçbir sorun yok gibi gözüküyordu. Morluklar dışında gözüne çarpan bir diğer şey ise teninin neredeyse saydam olduğuydu, teni adeta bembeyazdı. Aynadaki aksine bakadurdu bir süre Nadja, ardından parmağının ucunu morluklarda gezdirdi ve sebebini merak etmeden hızlıca dolabına yöneldi. Dün geceden kendi için eski bir elbisesini hazırlamıştı, elbise siyahtı kömür gibi simsiyahtı. Elinde tuttuğu elbisenin içine girebileceğini umarak elbiseyi bir kenara bıraktı ve üzerindeki askılı ve şorttan bugünün tembelliğine yaraşılmayacak derecede bir hızla sıyrıldı. Ardından kenara bıraktığı elbisenin fermuarını açtı ve içine girme çabalarına girişti. Kısa bir mücadele sonunda sanki bir savaş kazanmışçasına sırıttı ve karşısındaki aynada gördüğü aksinin üzerine hemen bu sırıtmadan uzaklaşmayı denedi. Siyah elbise üzerinde gerçekten hoş durmuştu, straplez bir elbiseydi ve resmen teninin bugünkü rengini açığa çıkarmak için özellikle tasarlanmış gibiydi. Siyah ve beyazın muhteşem uyumunu tüm dünyaya gösterircesine haykırıyordu üzerindeki elbise buradayım diye...

Kumral saçlarını her zamankinin aksine hiçbir şey yapmadan apaçık bırakmıştı. Saçları bir şelale gibi omuzlarına dökülüyor ordan da neredeyse beline kadar geliyordu. Her zaman boynunda taşıdığı kolyesini çıkarma nezaketinde yine bulunmayarak kolyeyi dudaklarına bastırdı ve gözlerini birkaç saniyeliğine kapatıp hemen açtı. Neredeyse hazırdı, dolabının altındaki kutudan terlikleri yerine siyah ve elbiseye uyan ayakkabılarını giydi. Ardından da gözlerinin altındaki morlukları gizlemek amacıyla arkasında duran Dominique'nin makyajını andıran bir şekilde sürme çekti. Ellerini saçlarının üzerinde son kez gezdirirken umarım fazla abartılı olmamıştır diye geçirmeden edemedi içinden. Su yeşili gözleri arkasındaki kuzeninin süsleriyle buluştuğunda, neredeyse tüm kızların saçlarının rengarenk olduğunu fark ederek hafif bir şekilde gülümsedi. Onun saçları her zamanki gibi normal rengindeydi ve hiçbir ekleme yapılmamıştı. Güzel saçlara sahip olmanın güzelliği. Herkes neredeyse hazır olduğunda Dominique ve Nadja, kuzen ve kuzen ekibi olarak aşağıya iniyordu bile. Kızlar yatakhanesinin çıkışına yeni ulaştıklarında Nadja'nın beklemediği bir şey oldu. Aslında aynı anda beklemediği pekçok şey oldu, anlaşılan olanlar sadece kendisine süprizdi. Çocukluk arkadaşı Kyros gülücükler saçarak onların olduğu yere doğru yanaştı ve hiçbir şey söylemeden hemen sağında duran kuzeninin dudaklarına büyük bir istekle yapıştı. Aslında olanların tek taraflı olduğunu söylemek büyük bir hataydı çünkü kuzeni de Kyros'a karşılık veriyordu. Onların yanından ayrılmak istediğini belli edercesine büyük bir gürültüyle öksürüyormuş efekti verdi ve midesindeki kıpırtının sebebini de merak ederek içinde giderek daha da çok artan kusma isteğine kulak vermemeyi tercih etti. Zaten onlar da yanlarındaki kızın bundan rahatsızlık duyduğunu hissetmiş olacak ki Kyros gülümseyerek ve göz kırparak bundan sonrasını devralacağını büyük bir memnuniyetle söyleyivermişti. Onlar Nadja'nın yanından sıvışınca Nadja da daha mucizevi bir şekilde kusma isteğinin geçmesiyle alay ederken büyük salonun kapısının önünde herkes gibi biraz duraksama kararı aldı. Bir dakika, iki dakika... Dakikaların geçmek bilmediğine kanaat kıldığında yavaş adımlarla sessizce kendisi büyük salona giriş yaptı ve bir-iki tanıdığın olduğu masaya şöyle bir göz atarak yanlarına gitmesiyle yanıbaşında duran Rosalie'ye döndü en azından beyni.

Rosalie düşünceli görünüyordu ancak düşünecek neyi olabileceğini Nadja da kestiremiyordu. Sonra birden kafasının üstündeki bir ampul gibi parladı Rosalie. Entrikalar, içkiler... Bu gece nereye kadar böyle sürecek diye düşünürken kendinden hiç beklemediği bir anda çınlayan bir kahkaha atıverdi. Sanki bedeni ve ruhu birbirinden ayrıydı. Ruhu başka hissederken bedeni ruhunun hissettiğinin zıttığını hissediyor aynı ona göre davranarak Nadja'nın sinirini bozuyordu. Zosia gözlerini özellikle Slytherinlilere doğrultarak küçük bir uyarı yaptıktan sonra gecenin normal temposunda devam eden Nadja gecenin ilerleyen saatlarinde bu temponun bozulacağından da emindi. Gözlerini Rosalie'den dans eden Kyros ve Dominique'ye kaydırdı ve bir süre onların öpücüklerini izlemeye başladı. Evet, işin doğrusu bu izlenilecek bir şey değildi ancak canı öylesine sıkılmıştı ki üstelik Rosalie de geri döneceğim diyip gittikten sonra... Bir şey unuttuğunu hissederek tırnaklarıyla göz göze geldi ve dün sürdüğü siyah ojelerin bugün de devamlılık gösterdiğini gördüğünde küçük bir minnet duygusuyla karşısında oturan Floja'yla birleştirdi gözlerini sonra cevap verdi: '' Şu an gece normal gözüküyor, gözüksün bakalım. Bir saat sonra haşereliği sen gör. '' Eliyle dans eden Dominique'yi gösterdi ve ekledi: '' İşte kaynak orada, gözlerini oradan ayırmazsan gecenin normaldan anormale döndüğünü gözlerinle göreceksin. '' Sonra biraz sırıtarak gecedeki kızların içkiye olan arzusunu keşfetti ve çevredeki huzursuzlara bakarken hafifçe gülümsedi. Floja içkiden umudunu kesmiş bir şekilde gözünün önündeki partnerli erkek topluluğuna bakıyordu. Yabancı birinin bile birinin dansa kalkmak istediğini bu kadar belli edeceğini tahmin edebilmesini ummuyordu. Yüzüne küçük bir sırıtış yerleştirdi, kuzeninin ve sevgilisinin danslarını bitirdiğini fark etti. Aynı zamanda masaya yaklaşan ikiliden çocukluk arkadaşının hemen yanına oturmak için hareket yapıp ardından da elini uzatarak dans teklif edişi karşısında biraz afallamıştı. Lütfen bunu bana yapma dercesine Kyros'un gözlerine baktı ancak onun pes etmeyeceğini anladığında kendisi pes ederek elini Kyros'unkinin üstüne koydu ve anında kendini dans eden diğer çiftlerin yanında buldu. Arkadan yarı romantik bir melodi kulaklarına geliyordu, bir eli Kyros'un elindeydi diğeri ise omzunda. Aralarında dört-beş santimlik bir boy farkı vardı ancak Nadja'nın yarı topuklu ayakkabıları bu farkı birkaç santime indiriyordu. Bir çocuk gibi dil çıkarma isteğini dizginlerken Dominique ile göz göze geldi. Kız sorun yok anlamında başını salladığında rahatlayarak Kyros'la konuşmaya başladı: '' Neden romantik şarkı çalarlar ki? Ha bu arada sevgilimin beni seninle aldattığını duydum. '' Sevgilim derken elbette kuzenini kastediyordu, yüzündeki küçük gülümsemenin sönmemesi için uğraşırken şarkının hafif hareketlendiğini ve Kyros'la kendisinin de hafif hareketlerden hızlılarına geçip herkesten daha güzel dans ettiklerini fark etti. İşte artık gülümsemesinin sönmemesi için bir sebebi vardı.


~

Kyros'la dans pistinde o kadar çok dönüp durmuştu ki pistteki en hızlı çift olduklarının ayırdına varamamıştı. Hafiften başı dönmeye başlarken sanki kafasının içindeki her şey yavaşça dönmeye ve sabitlendiği bu mekandan uzaklaşmaya başlarken müziğin tınısı bitmek üzere olduğuna dair küçücük bir ampul yakmıştı Nadja'nın kafasında. Tahmin ettiği gibi bir ömür gibi geçen yaklaşık beş saniyeden sonra şarkının bitişi ortalığı büyük bir sessizliğe gömdüğünde çocukluk arkadaşının sıcak elini ve içini ısıtan gülümsemesini arkasında bırakarak dans pistinin dışına doğru bir adım atmıştı. Arkasına bakmasına gerek yoktu zaten hassas kulaklara sahipti ve Kyros'un onun hemen arkasında durup birazdan ortalığın karışacağı yere doğru gittiğini kestirebiliyordu. Arkasındaki Kyros'un varlığına güvenerek ilk defa yere sağlam basmayı denedi. Genelde biri olay çıkarmak için çabaladığında bunu anlaması çok uzun sürmezdi ve bunu anlamak onun olaylara bakış açısını daralttığı gibi ayaklarını yere sağlam basışının da sonu olurdu. Gittikçe hızlanan yavaş adımlarla Dominique ve Tristan'ın konuştuğu yere çabucak varmayı aklına koyar koymaz, kuzeninin her tarafı parçalayacakmış gibi çevreye bakan gözleriyle ve kırmızıya bulanmış eliyle karşı karşıya geldiğinde yakında olay çıkacağının anlanması o kadar da zor gelmemişti. İçinden gerekli gereksiz bütün olasılıkları geçirirken sayısız küfürle aklından geçirdiği tüm olasılıkları iğnelemekten kaçınmıyordu. Su yeşili gözleri kuzenininkilerle buluştuğunda başına en büyük belayı doğmakla aldığının somut bir örneğini gözlerinin önünde görüyordu adeta. Sağ işaret parmağıyla boynundaki kolyesini yokladığında içini kendini denize atmış gibi bir huzur fırtınası kaplamıştı. Kuzeninin yanına ise henüz varmıştı. Konuştukları beni ilgilendirmiyordur herhalde diye geçirdi içinden ve sonra anında bu düşüncesinden caymasını sağlayacak bir şey oldu. Tam oturmak üzereyken kalın ve güçlü parmaklar dizisinin onun önüne durduğunu fark etti ve Tristan'ın neredeyse iğrenç denebilecek kadar iğrendiği sesi kulaklarına büyük bir baskı uygulamaya başladı. Tam teklifini geri çevirip az önce ucundan döndüğü oturma işlemini gerçekleştireceği sıra bu sefer iğrenme duygusundan çıktı ve kulaklarına gelen melodimvari sesin sahibini deşifre etmeye çalıştı. Beklenen cevap kısa sürede beyninde yankılanmaya başlamıştı bile; Tristan.

Sinirden büsbütün morarmış bir halde zoraki olarak bir elini Tristan'ın elinin üzerine koydu ve karşısındaki kaslı çocuğun kendisini dans pistine kadar sürüklemesine büyük bir isteksizlikle izin verdi. Bugün normal bir gün olacaktıysa da eğer artık olmayacaktı, eğer üvey kuzeni tehditlere başladıysa bir şeyler muhakkak ters giderdi. Onun dünyada olması bile dünyadaki herkesin varlığı için çok büyük bir tehditti. İnsanların onun boş tehditlerine uzun süre marus kalması halinde akıl sağlıklarını yitirmeleri olağan bir durum sayılırdı. Elleriyle üvey kuzenine dokunabilecek bir yer aradı, onun pisliğinden arınmış bir yer... Ancak karşısındaki çocuk ondan hızlı davranarak onun sol elini kavramıştı bile. Sol elinin üzerinde hissettiği el önce yumuşak bir dokunuşla başlamış sonra eli kavradığından emin olduğu anda hızla sıkılmıştı. Nadja bileğindeki hızla artan yavaş ağrıyı göz ardı ederek Tristan'ın sözlerine kulak verdi.
“Merhaba Nadja, nasılsın?”
“Kapa o koca çeneni Tristan, ne halt yemeye çalışıyorsun?”
“Dans etmeye çalışıyorum Nadja, bunu anlaman için zeki biri olduğunu sanıyordum”
“Kes sesini!”
“Şimdi senden bir şey istiyorum, bana Dominiuqe’nin en önem verdiği bir şeyi getireceksin, sana bir hafta müddet, eğer getirmezsen ne yapacağımı gayet iyi biliyorsun.”
“Bunu yapacağıma ölürüm daha iyi ve ayrıca bileğimi sıkmayı bırak!
“Ölmek senin için bir ödül olur Nadja neyse ben diyeceğimi dedim gerisi sana kalmış ve unutma Dominique’yi bu konuşmamızdan bir kelime dahi söylersen, gerisini sen düşün! Ahh, pardon eski alışkanlık ne yaparsın, yılanı tuttuğun anda sıkmalısın!”

Dans pistinde adına dans bile denmeyecek bir yavaşlıktaki dans son bulduğunda Nadja derin bir nefes aldı ve dans pistinde avare avare dolaşmak yerine kuzeninin yanına gitmeyi seçti. Kuzeninin yanına ilerlerken kan dolaşımının birkaç dakika durmuş olduğu sol bileğine bastırdı sağ işaret ve orta parmağını. Arkasına bile bakmadan zoraki bir şekilde yürüyordu aslında, bileğindeki acı dayanabileceği türden bir acı değildi. Sessizce inleyerek mosmor olmuş bileğine şöyle bir baktı ve en az bir ay elinin sarılı duracağına inanmayı pas geçerek kendini kuzeninin yanında buldu. Az önce Tristan'ın söylediklerini kuzeninden saklamasının mümkün olmadığını biliyordu, sebep olarak bir şey söylemek yerine boynundaki kolyeyi bu sefer sağlam olan sağ eliyle yokladı ve elini hızla geri çekti. Olay çıkacağından kesinlikle emindi bu yüzden Kyros'un yanındaki yerini almış ve onunla dalga geçercesine biz Dominique'nin gardiyanlarıyız tarzında bir hava yaratmaya çalışmıştı. Kendi halina içinden gülerken Nymph'ın iğrenç bakışlarını bir anlığına da olsa üzerinde yakaladı, sonra sıradan herkese şöyle bir göz attı ancak kuzeniyle göz göze geldiğinde dehşet dolu oluyordu o gözler. Müzik sesi dışında başka hiçbir ses duyulmayan salonda genç cadının bağırışları onu birden kendine getirdi ve çevresindekilere şöyle bir göz gezdirdi. Her ihtimale karşı elbisesinin altında gizlediği asasını çıkardı ve arızalı olmayan sağ eliyle sıkıca kavradı. Küçük bir odacığa hapsolduklarında ve karşısında duran Nymph tamamen değişmiş bir halde onlara özellikle de Dominique'ye düello selamı verdiğinde bu işin zıvanadan çıktığına iyice inanmaya başlamıştı. Üstelik odayı mühürlemişti de, bu demek oluyordu ki bu gece kütüphanedekilerin aksine yaralı değil ölü de olabilecekti. Gardiyanlıktan çıkıp kuzeninin hemen yanındaki yerine aldı ve senin yanındayım dercesine göz kırptıktan sonra odadakileri yokladı. Ölecekse de bu gece ölmeyecekti Nadja ama ölecek biri varsa kesinlikle karşısında duranlar idealdi. Carmelita ve Tristan'a pis bir bakış atarken aklından geçirdiklerinin çoktan deşifre olduğunu fark ettiğinde içten içe gülümsedi. Bu gece ölüm gecesi olmayacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Usta
Usta
Usta



Mesaj Sayısı : 44
En Belirgin Özellik : Puan veririrm
Kayıt tarihi : 23/03/11

Karakter Bilgileri
Özel Yetenek:
Quidditch Mevkii:
Büyücü Gücü:
Nadja. Left_bar_bleue50/100Nadja. Empty_bar_bleue  (50/100)

Nadja. Empty
MesajKonu: Geri: Nadja.   Nadja. EmptyPerş. Haz. 09, 2011 5:41 pm

Anlatım: 23/25
İmla: 13/15
Görünüm: 9/10

Toplam: 45/50 Puan.

İyi Rp'ler...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Nadja.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 ::  :: RPG MERKEZİ :: Büyücü Gücü-
Buraya geçin: