Audrey Noa Leveque Doğa Bilimleri Profesörü
Mesaj Sayısı : 9 Kayıt tarihi : 20/03/11
| Konu: Audrey N. Paz Mart 20, 2011 9:18 pm | |
| Ad Soyad: Audrey Noa Leveque Yaşı: 26 Kan Durumu: Melez - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Görünüş: Model henüz belirlenmedi.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Güçlü Yanları: Soğukkanlılığı, inatçlığı ve hırsı Zayıf Yanları: Sabırsızlığı, bazen çok hızlı konuşması. Karakter Özellikleri: Audrey kendini bildi bileli hep ikinci plandı hissetmiştir. Ne kadar özel ve duyarlı biri olduğunun farkında olmasına rağmen çoğu zaman çevresinde hep birileri fiziksel görünüşleri yüzünden bir şekilde Audrey'nin önüne geçmiştir. Taa ki 20sine gelene dek. Adeta Muggle filmlerinde anlatılan genç kız hikayeleri gibi 6 ay içinde fazlasıyla değişim göstermiş, daha önce kendisinin bile hayal edemeyeceği ilgi ve merakın odağı olmuştur. Zaten mevcut olan kendine güveni tam rayına oturmuş, hakkında hırslı olduğu geleceği için daha sıkı çalışmaya başlamıştır. Ağladığı çok nadir görülen ve hatta görülmeyen Audrey aslında kendi içinde oldukça duygusal ve yoğun biridir. Onu uzun yıllardır tanıyanlar onu neşesiz ve keyifsiz görmeye alışkın değildir. Yaşadığı ve yaptığı şeyler uç olabilir bazen. Kafası fazlasıyla hızlı ve detaylı çalışır ama hiçbir zaman inek olmamıştır. Sıkı ve düzenli çalışmaya pek gelemez.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kısaca Geçmişi: Hogwarts'a başlayacağı güne kadar ailesinden hiç uzak yaşamamış olan Audrey başlarda zorlansa da okulun büyülü havası onu hemen etkisi altına almıştır. Kolay arkadaşlık kuran biri olsa da insanlarla çok çabuk ters düşebildiği için okul hayatı boyunca bir çok kavga ve çatışmanın içinde olmuştur. Bu yüzden ismi çoğu zaman iyi olsa da kimi zaman kötü olaylarla da anılmıştır. Mezun olmasına bir iki yıl kala profesör olmaya karar vermiştir. Genelde sabittir fikirleri. Çok fazla değişmemiştir. Seherbazlık ile profesörlük arasında kalsa da sonunda kendinden emin bir şekilde seçmiştir bölümünü. Bu süreç içerisinde ailesi ile yalnızca yazları ve kış tatilinde görüşmüştür. Hatta bazı yazları arkadaşlarında geçirdiği de olmuş, ailesinden uzak yaşamaya alışmıştır. Profesörlükteki bu ilk yılı olacaktır ve alışma sürecindedir. Ayrıca Hogwartsta öğrenci olan bir kardeşi vardır. (bunu kurguyu ayarladığımda daha netleştireceğim)
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
İstenilen Meslek: Bitkibilim profesörlüğü.
- Spoiler:
12 saat süren uçak yolculuğundan sonra ihtiyacı olan tek şey bütün gün uyumaktı. Koyu renk perdeli bir odada yastığına yorganına sarılarak düşten düşe sürükleneceği rahat bir yatak ve uykuydu istediği. Pasaport ve vize kontrolü bittikten sonra sonunda bavuluna kavuşmuş hava alanından ayrılmak üzere taksilerin olduğu yere doğru ilerlemeye başlamıştı. Montunun cebinden çıkardığı cep telefonunu açıp hızla Cathy’nin numarasını çevirdi. Açması biraz geç olmuştu, Deb bir yandan etrafa bakınıyordu. “Cathy neredesin? Burası çok büyük sanırım kaybolacağım” dedi yorgunca gülerek. Ama Cathy’nin sesi o kadar da neşeli gelmiyordu. Panikle gelen “Ahh!” sesinin ardından Deb’in hafifçe kaşları çatıldı. “Sakın unuttuğunu söyleme Cath lütfen?” dedi yalvarırcasına ama Cathy anında sızlanma moduna girmişti. “Dün gece sabaha doğru uyudum, alarm çaldı ama uyanamamışım. Şimdi evden çıksam 15 dakikaya gelirim ama hazırlanmam zaten 45 dakika sürer biliyorsun. Bir taksiye atlayıp gelsen Deb?” diyince Deb sinirle ayağını yere vurarak bavulunu çekelemeye devam etti. “Hiç şaşırmadım” diyerek telefonu kızın suratına kapadıktan sonra boş bir taksi bularak çantasından çıkardığı küçük bir kâğıttaki adresi taksiciye verdi. Onu ayakta tutan tek şey en fazla yarım saat sonra varacağı evde sessiz sakin bir odada sızmaktı. Taksici 15 katlı beyaz oldukça modern bir mimarisi olan binanın önünde durduktan sonra bavulunu daireye kadar çıkarmayı teklif etmişti ama Deb nazikçe teşekkür ederek bavulunu alıp asansörün yolunu tuttu. 15 katlı binanın 12.katında yaşamak hiç Cathy’e göre bir şey değildi. Onun yükseklik korkusu vardı burada nasıl yaşıyordu ki? Asansör 6.kata vardığında Deb yorgunca bavulunu sürükleye sürükleye koridora çıktı. Katta 4 tane daire vardı ve kapısında numaralar yazmıyordu. Bir süre etrafa bakınarak hangisinin onun dairesi olabileceğini düşündü. Koridorun sonundaki daireden gelen alkol kokusu bir an başını döndürmüştü. Eliyle ağzını kapatarak diğer kapılara bakındı. Bir tanesi oldukça sakin ve sessiz görünüyordu. Burası olabilir diye düşünüp tam zile uzanmışken alkol kokusunun geldiği kapı aralanmış, yeşil askılı elbisesi ve uzun sarı saçları ile başını dışarı uzatan kız o yöne el sallamıştı “Hey Deb bu tarafa” diyince Deb gördüğü şeye inanamayarak gözlerini fal taşı gibi açtı. Ağır adımlarla o kapıya doğru ilerlerken alkol kokusu ile iyice yüzü buruşmuştu. Bunun olacağını tahmin eden Cathy biraz çocukça bir gülümseme ile “Tamam gel, yarım saate yok edeceğim söz veriyorum” diyince Deb istemsizce içeri adım attı. Cathy bavulu aldıktan sonra kapıyı kapatmıştı ardından. Deb içeri girip etrafa bakındığında oldukça modern ve açıkçası lüks de döşenmiş bir evle karşı karşıya buldu kendini. Tamam, Cathy buraya geçen yıl geldiğinde part time olarak işe başlamış sonra belki daha iyi bir iş bulmuş olabilirdi ama tek bir maaşla böyle bir ev döşemesi imkânsızdı. Bay ve Bayan Dalphea hayatta bu kadar para göndermezlerdi Cath’e. Deb bunu mutlaka öğrenecekti nasıl olduğunu ama şimdi tek istediği biraz uyuyabilmekti. Cathy onun yüzündeki yorgunluğu görünce başını sallayarak koridoru gösterdi. “Gel sana odanı göstereyim dinlen. Uyandığında istediğin kadar azarlama hakkını veriyorum sana” diyince Deb bu azarlama işini uyandığı zamana erteleyerek odanın yolunu tuttu.
Cathy’nin onun için hazırladığı oda tam hayal ettiği gibiydi. New York’a geldiğinden beri kendisini memnun eden tek şey buydu herhalde. Sade, mavi-beyaz tonlarda nevresim takımı, beyaz tülün ardına saklanan lacivert perdeler ve birkaç tane açık renk mobilya ile oldukça sade ve şık bir odaydı. Ama yine de buraya da baya para harcadığı belli oluyordu. Uyandığında soracağı şeyler listesinin başına bu değirmenin suyunun nereden geldiğini almalıydı kesinlikle. Üzerini değiştirip odasının hemen karşısındaki banyoda elini yüzünü yıkadıktan sonra tepesinde sıkıca atkuyruğu yaptığı saçlarını çözüp rahat yatağın içine girivermişti. Saç diplerinin acıdığını hissetti. Tam uyumak üzereydi ki Cathy elinde bir bardak muzlu sütle içeri girip eline aldığı küçük bir kumanda ile lacivert perdeleri indirmişti. Oda şimdi adeta gece gibi kapkaranlık olmuştu. Cathy gülümseyerek yatağın yanına oturunca Deb hafifçe olduğu yerde yükselerek yastığı sırtının arkasına koyarak yaslanmıştı. Elindeki bardağı alıp bir yudum aldığında saatlerce bir şey yiyip içmediğini fark ederek kurumuş dudaklarını ıslattı. Gerçekten uzun zamandır hiç bu kadar halsiz hissetmemişti kendini. O daha ağzını açmadan Cathy anlatmaya başlamıştı bile. “Biliyorum şaşırdığın ve merak ettiğin bir ton şey var. Söz veriyorum hepsini açıklayacağım. Sadece dinlen, zaten akşam olmak üzere. Ben okul belgelerimizi çoktan hazırladım” diyerek yatağın hemen yanındaki komidinin çekmecesinden lacivert bir dosya çıkardı. Debbie merakla bardağı komidinin üzerine bırakıp Cathy’nin elindeki dosyayı almıştı. Dosyanın üzerinde NYU-Faculty of Economics and Administrative Sciences yazıyordu. Deb şaşkınca Cathy’e bakınca Cathy ona açması için dosyayı işaret etti. Deb derin bir nefes alarak dosyanın kapağını açtı. İlk gördüğü şey sağ üst köşesinde kendi fotoğrafının olduğu bir öğrenci belgesiydi. Deb gözlerini kocaman açarak Cathy’nin yüzüne baktı. “Cathy, ben başvuru mektubu bile göndermedim ki?” diyince Cathy dosyanın diğer sayfasını çevirerek başvuru mektubunu gösterdi. Sayfanın en altında Debbie’nin adı soyadı, iletişim bilgileri ve imzası vardı. Cathy hafifçe omuz silkerek “Allah’tan çok uyduruk bir imzan var, taklidi zor değil” diyince Deb şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırıp diğer sayfalara baktı hızlı hızlı. “İnanmıyorum sana” diye mırıldanıyordu kendi kendine. Diğer sayfalarda fakültesi ve sınıfı ile ilgili bilgiler, yerleşke haritası, harç bilgileri gibi şeyler vardı. Deb dosyayı kapatıp Cathy’e baktı şaşkınca “İmzamı taklit etsen bile bu beni ilk başvuruda kabul edecekleri anlamına gelmez. Cathy ben inek bile değilim beni neden alsınlar?” diyince Cathy omuz silkerek “Aradıkları şey ineklik değil benim küçük Deb’im.” Demişti dudağını hafifçe ısırarak. Deb ise karanlık odaya bakınıyordu az önce öğrendiklerini hazmetmeye çalışarak. Cathy yavaşça yatağın ucundan kalkıp kapıya doğru yürüdü. “Bence o dosyayı yerine bırakıp güzelce uyu şimdi. İncelemek için çok uzun zamanın olacak daha. Ayrıca… “ kapıya vardığında çıkmadan önce son kez omzunun üzerinden arkadaşına baktı.“New York City’nin tüm zengin ve yakışıklı erkekleri yarın yerleşkelere dağılmamız için bizi bekliyor olacak” diyip göz kırparak odayı terk etti. Deb dosyayı komidinin üzerine bırakarak kendini tekrar yatağı attı. Uyumak az önceki kadar kolay değildi. Uykusunun büyük kısmı kaçmıştı ama yine de derin bir nefes alıp yorganına sarılınca ne kadar yorgun olduğunu hatırlamıştı.
Uyandığında hala karanlık olan odada yatakta buldu kendini. Nerede olduğunu hatırlaması birkaç salisesini almıştı. Karanlıkta uyuyup karanlıkta uyanınca zaman kavramı da yok olmuştu. Saat kaçtı? Hangi günde olduklarını bile bilmiyordu. Yavaşça yataktan kalkıp perdeyi açmaya uzanınca Cathy’nin dün akşam komidinin üzerine bıraktığı küçük kumandayı görüp yeşil tuşa bastı. Lacivert perde yavaşça yukarı toplanırken odanın içine sönük gün ışığı dolmuştu. Gökyüzünün rengine bakılırsa gün daha yeni doğmuştu. Cep telefonunun saatine baktı ama akşam 10'u gösteriyordu. Saati hala İngiltere saatine göreydi. Uflayarak camı araladıktan sonra yatağı toplayıp terliklerini giyerek mutfağa doğru yürüdü. Salonda duvarda asılı beyaz saate bakınca saatin 5 olduğunu gördü. Balkona çıkabilmek için oturma odasına gitti ama burada balkon yoktu. Mutfağa gittiğinde orada küçük bir tane olduğunu görüp kapıyı aralayarak dışarı baktı. Şehir henüz yeni uyanıyordu. Gökdelenler arasından doğan güneşi görebiliyordu. Cathy’nin yaşadığı binanın önündeki binalar genelde 6-7 katlıydı. Bu yüzden manzarası oldukça açık denebilirdi. Balkonun korkuluklarına doğru yürüyerek kollarını göğsüne kavuşturdu sessizce Deb. Derin bir nefes aldığında bir an İngiltere’yi özlediğini fark etti. İşte bir türlü geçmek bilemeyen koca bir 1,5 senenin ardından en yakın arkadaşı ile hayallerini gerçekleştirmek için hayal ettikleri yerdeydi. Ama 1,5 sene önce ayrıldıkları gün söylediği korku içinde tazeydi. “Ya her şey bekledikleri gibi gitmezse?”
| |
|
Stewie Amadeus Lord Jules & III. Sınıf
Mesaj Sayısı : 44 Yaş : 36 En Belirgin Özellik : Kibirli, hırslı ve lanetli Kan Durumu : Safkan Gerçek Ad : Eren Kayıt tarihi : 15/03/11
| Konu: Geri: Audrey N. Ptsi Mart 21, 2011 3:46 pm | |
| Görüşülüp anlaşıldığı üzere Rütbeniz veriliyor.. İyi Rp'ler^^ | |
|