Adelmira Delia Núñez Tarih Profesörü
Mesaj Sayısı : 61 En Belirgin Özellik : Hırs. Kan Durumu : Toujours Pur Kayıt tarihi : 20/03/11
Karakter Bilgileri Özel Yetenek: Metamorfmagus Quidditch Mevkii: Büyücü Gücü: (45/100)
| Konu: A d e l. Paz Mart 20, 2011 9:27 pm | |
| Ad Soyad: Adelmira Delia Nunéz Yaşı: 26 Kan Durumu: Safkan
Görünüş: Sarı saçları ve ışığa göre değişen gözleri vardır. Genelde mavi olarak bilinirler ama sinirlendiğinde ya da karanlıkta kaldığında yeşile dönerler. Ne şişmandır ne zayıf. Her zaman hatlarıyla bilinen bir kadın olmuştur. Ve onlardan gurur duyar.
Güçlü Yanları: Kimseye acımaz ve ağlamaz. Soğukkanlıdır. Kalbini hiç bir zaman dinlemez,mantığına güvenir. Zekasına hayrandır.
Zayıf Yanları: Hırslı olması bazen onun aleyhine oluyor. Kimseye güvenememesi de ona zaman zaman sıkıntı yaratır.
Karakter Özellikleri: O kadar hırslıdır ki gözü istediği şeyi elde edene kadar kimseyi görmez. Kendi annesini bile. Kibirli değildir aslında ama herkesten bir şekilde farklı olduğuna inanır. Kalbini dinleyip bir şeyler becermek isteyen insanlara her zaman acır. Kötü bir şey olduğunda hayattan sürekli şikayet edip ağlayan insanları bir kaşık suda boğabileceğini düşünür her zaman. Güçlü olanın her zaman kazanacağını bildiğinden her zaman en güçlü olmak için çalışır. Çok çabuk kızan bir yapısı vardır. Gözleri anında kan çanağına döner ve öfkesini mutlaka bir şekilde çıkarır insanlardan. Ama hiç bir zaman haksızlık yapmaz. Birinin hakkını yediğini anlarsa bunu düzeltmek için elinden gelen her şeyi yapar. Adil bir insandır.
Kısaca Geçmişi: İspanyol kökenlidir. Ailesi hakkında İspanya büyücü dünyasında bir sürü dedikodu dolaşmaktadır. Babasının karanlık büyülere karşı olan ilgisi ve annesinin iksirlere karşı olan doğal yeteneğiyle birleşince ortaya hırslı bir aile çıkmıştır. Adelmira 22 yaşındayken evlerinin altındaki bodrumda babasının asasından çıkan henüz bulduğu bir kara büyüyle çıkarttığı yangın sonucu ailesi ölmüştür. Hogwarts Ravenclaw mezunudur. Arkadaş edinmekte çok zorluk çektiği için hep okumuş ve yeterince iyi bir dereceyle bitirmiştir okulunu. Ailesinden gördüğü için karanlık tarafa daha yatkındır.
İstenilen Meslek: Sihir Tarihi Profesörlüğü
Örnek RP:
- Spoiler:
''Git buradan Alex.'' Pembe dudaklarından dökülen bu son sözlerle sahnede yerini alırken beyninde onlarca şimşek çakıyordu. Yıllar sonra gördüğü o tanıdık bir çift siyah gözü kendi ağzından çıkan kelimelerle reddetmiş , gitmesini istemişti. Arkadaki müzikle bütün düşüncelerini attı aklından. Sahnedeki parlak ışıklar altında vücudunu en iyi şekilde dansıyla birleştirip izleyicilerine sunduktan sonra giyinmek için ayrılan odaya gitti. Üstündeki pembe iç çamaşırlarını kenardaki sepete koydu düzenli bir şekilde. Kendi çamaşırlarını giyip , kotunu , gömleğini ve krem trençkotunu da üzerine geçirdikten sonra hazırdı artık. Çantasını sağ koluna takıp çıktı odadan , bardaki çalışanlara gülümsedi içtenlikle. ''İyi çalışmalar çocuklar. Görüşürüz!'' Aynı içtenlikle gelen gülümseme ve donuk dudaklardan çıkan ''Görüşürüz , Adel.'' sözlerini duymak tekrar gülümsetti cadıyı. Ne kadar da küçük şeylerden mutlu olmayı öğrenmişti artık. İşinin iyi gitmesi , bir sorun çıkmaması ya da bara gelen vampirlerin ona karşı bir sorun çıkarmamaları içindeki ateşe biraz olsun su serpiyordu. Kırmızıların hakim olduğu bardan karanlık geceye çıkınca yeşil gözleri kırpıştı cadının. Biraz ilerledi. Bardan uzaklaşınca tek el çantasına gitti şu an onu rahatlatacak tek şeyi bulmak için. İçinden beyaz yeşil kapaklı bir paket çıkartan elini utanmasa öpecekti. Tek bir dal sigarayı kalın dudaklarına yerleştirip pembe çakmağıyla yaktı. İlk dumanı içine çekip saçlarını arkasına savurdu. Duyulan tek ses topuklu ayakkabılarının kara değdiğinde çıkarttığı sesti. Ay bugün yarımdı. Gökyüzüne baktı bir yandan yürürken , yıldızlar bugün Adel mutlu olduğu için mi bu kadar parlaktı yoksa gökyüzüne her zaman bakmadığı için mi ona öyle geliyordu? Bütün bunları düşünürken arkadan gelen sesle irkildi bir an. Cisimlenmek yerine yürümeyi tercih etmişti cadı , sırf bazı şeyleri aklında toparlayabilmek için. Arkasındaki sese aldırmadı daha da ilerleyince Adel. Vampirlerin bölgesinden çıkmıştı. İlk defa yürüyordu aslında kendi evine ama kaybolmayacağından o kadar emindi ki..
Peki şimdi ne olacaktı? Yıllar sonra Alex'in dudaklarının kendininkilerle buluştuğunda ne hissetmişti? Eski duygularını geri kazanması kadın için imkansızın da ötesindeydi. Ama o gözleri gördüğünde , o bedenin sıcaklığını hissettiğinde kalbi küçük bir kuşun kanat çırpışları gibi atmıştı , karnındaki öldüğü zannettiği kelebeklerin can çekişlerini hissedebilmişti biraz bile olsa. Hayatında bu duyguları yaşattığı tek kişiydi Alex içinde taa ki onu o şekilde bırakıp gidene kadar. Taa ki babasının genç cadı için söylediği tek kelimeye kadar. Çok mu büyütüyordu yoksa haklı mıydı? Kafasını salladı sokaktaki kadın bilinçsizce. İçindeki ses haykırdı ''Haklısın.'' diye. İçinde bütün bunlarla savaşırken beyaz iki katlı binanın önüne geldiğini fark edebildi. Trençkotunun iç cebinden çıkardığı asasıyla hırsızlara karşı yaptığı büyüyü etkisiz hale getirdi. İçeri girip kapısını kapatmaya hazırlanırken kolundaki acıyla irkildi. Dönüp baktığında karşılaştığı manzara aynıydı ; bir çift siyah göz , düzgün bir burun , ve baktığında bile heyecanlanmasına neden olan dudaklar. Dudaklarını açıp , oradan çıkan sözlerini daha bitiremeden Alex'in sıcak dudakları susturdu kadını. Nefes nefese kalan adamın bir an olsun boş kalan dudaklarından çıkan sözleri kesin bir şekilde kafasını sallayarak reddetti Adelmira. Sesindeki cılızlık nedendi bilmiyordu ama bir şeyden emindi ; Alex gitmeliydi , her şeyin eskiden olduğu gibi olma hayalini aklından çıkarmalıydı. Bütün bunları düşünürken kapınının çarpılışı beyninde yankılanırken , bedeninin duvara yaslanışını belindeki soğuklukla hissetti. Beynindeki binlerce küçük adam sesi ona bağırıyordu. ''Hayır , engelle onu! Bunu yapmamalısın!'' Ama engelleyememişti adamı. Kalbi bu kadar baskın gelmeyeli tam 15 sene olmuştu. Kolları adamın geniş omuzlarını sardı yavaşça. Kalın dudakları tekrar buluştu adamınkileriyle. Son olarak çamaşırlarının da yere düşmesiyle artık tamamen Alex'indi. Birlikte oldukları zaman bu kadar ileri gitmemişlerdi. Daha önce çok kez başka adamlarla aynı yatakta uyansa da , Adelmira ilk defa duygular hissettiği bir erkekle yatağa giriyordu. Bedeni soğuk yatakla buluşunca pembe ojeli uzun tırnaklarını geçirdi adamın sırtına ve bütün tutkusuyla öpmeye devam etti o sıcak dudakları.
....
Her zaman pamuk şekere benzettiği beyaz bulutların üstünde bir kız gördü , güneş ışığından seçebildiği kadarıyla. Sarı saçlarının uçlarındaki bukleler rüzgarla savruluyordu sağdan sola. Bakmak için gözlerini kırpan kadın , bulutların üzerinde kendini gördü. 16 yaşındaki halini.. Hiç bir şey olmamış halini , hala tertemiz olduğu halini. Biraz daha dikkatli bakınca arkadan gelen adamı farkedebildi bulutlara bakan kadın. Ne kadar bağırdıysa duyuramadı bulutlardaki kendine. Gözlerinin önünde kirlendi sarı bukleli küçüklüğü..
....
Yeşil gözler bir anda açıldı. Rüyanın etkisinde hala nefes nefese ve ter içinde olan cadı uyandığı gibi doğrulmadı , bir süre o pozisyonda kaldı. Dün akşam neler olduğunu gözlerini kapatarak düşündü bir süre. Bacaklarını kendine doğru çekip , üzerindeki uçuk mavi pikeye daha da sarıldı. Pişman mıydı? Asla.. Ama bundan sonra kalbini dinlemeyecekti buna emindi. 15 yıl sonra mantığının üzerine çıkan kalbi onu sırtından bıçaklamıştı bir düşman gibi. Gözlerini açtığında içeriden gelen sesler Alex'in gitmediğini gösteriyordu. Doğruldu yattığı yerden. Arkasına koyduğu yastığa sırtını dayayınca odanın kapısında bir tepsi dolusu yiyecekle Alex'i görünce gülümsedi istem dışı. Genelde bu kadar teferruatlı kahvaltı yapmazdı Adel. 2 fincan kahvesini içer , ağzına peynir ve zeytin tıkar ve işine bakardı. Zaten bütün bunlar doyurmaya yeterdi onun midesini. Bacaklarına konulan tepsiyi tutarken , genç adamın yanına oturmasını bekledi. Tepsiye bir bakınca hiç tanıdık olmayan bir şey takıldı bir çift zümrüt göze. Bu da ne diye düşünürken yanındaki adamın kadifemsi sesiyle yaptığı açıklamayla gülümsedi. Eğilip adamın sıcacık yanağına en az o kadar sıcak olan bir öpücük kondurdu. ''Teşekkür ederim.'' Çatalını piyaz denen şeye daldırıp küçük bir lokmayı götürdü ağzına. ''Mmm , Türkler ağzının tatlarını biliyorlar desene.'' diyerek sırıttı. Alex yaptığı için mi bu kadar iştahla yiyordu Adel? Kendine inanamadı. 10 dakika içinde kahvaltılarını bitirmişler ve Alex'in asasıyla yaptığı ufak bir bilek hareketiyle tepsi tekrar mutfağa gönderilmişti. Her ne kadar adama sarılıp konuşmak sonra öpüşmek daha sonra tekrar sarılıp konuşmak istese de bunu yapamazdı. Aralarındaki şeylerin - sorun diyemiyordu çünkü sorun aralarında olanların yanına küçük kalıyordu.- kristal kadar parlak ve net olması gerekiyordu. Alex'e baktı göz ucuyla. Mutluydu biliyordu , bu mutluluğunu bozmak istemiyordu Adelmira ama elinden gelen bir şey yoktu. Öne çıkan mantığıydı bu sefer. '' Dün akşam sanırım 15 yıl içinde yaşadığım en mutlu akşamdı Alex. Ama hiç bir şey eskisi gibi olmayacak biliyorsun değil mi?'' Elbette biliyordu genç adam. Zaten kadın da öylesine sormuştu. '' Birbirimizi görmediğimiz yıllar içerisinde neler yaşadık ya da nasıl insanlara döndük hiç bir fikrimiz yok. Artık karşında eski Adelmira yok Alex. Aklının ucundan geçmeyecek kadar değiştim.'' Kadın kafasını adama doğru döndürdü. Direk olarak siyah gözlere baktı. '' Özlemiş olduğum bir çift siyah gözde gördüğüm kadarıyla sen de en az benim kadar değiştin.'' Ah ne kadar da sarılıp tekrar öpmek istiyordu adamı. Ama sanki önünde bir engel onu geriye doğru itiyor , izin vermiyordu. Dün akşam yetmemişti. Günlerce Alex'le bu yatakta kalabilirdi kadın. Tekrar önüne döndürdü başını. ''Eminim ki sen de bütün bunları biliyorsun. Sadece bir saniye bile olsun herşeyin eskisi gibi olacağına inanma istiyorum.''
Kadın yanındaki adamın dudaklarından çıkan sözleri dinlerken yerlere saçılmış olan kıyafetlere takıldı yeşil gözleri. Onları her giydiğimizde bedenlerimizi örttükleri kadar günahlarımızı da örtseler keşke diye düşünmeden yapamadı. Beyni ikiye bölünmüştü : Alex'i reddetmek ve reddetmemek arasında gidip geliyor ve bu cadıyı hayliyle yoruyordu. Bütün bunları kendi kendine düşünürken adamın kollarının sıcaklığıyla irkildi bedeni. Ne olduğunun farkına vardığında Alex'in yüzüyle karşı karşıya geldi. Düşmemek için kollarını sardığı güçlü boyun ve güçlü kollar onu sarmış , güvende tutmak için çaba sarf ediyorlardı. Dudaklarında hissettiği ıslaklıkla istemsizce ve cılızca gülümsedi adama. Bütün bunları neden yapıyordu? Adel mutlu oluyordu olmasına ama hepsi bitip geride kalınca , yaşadıklarının bir önemi kalmayacaktı. Adamın asasını sallamasını izle bir süre. Küvetin sıcak suyla ağzına kadar dolmasını ve daha sonra suyun üzerinde bulutlara benzer köpükler oluşmasını.. Güçlü kollar kadını yavaşça , özenle yerleştirdi küvetin içine , sanki küçük bir çocuğun en sevdiği oyuncağına zarar gelmesini istememesi gibi aklında en ufak kötü bir düşünce olmadan , sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi safca ve tertemiz duygularla. Kadının bedeni sıcak suyla buluştu yavaşça. Rahatlaması gereken yerde ayak bileğinin arka kısmından gelen acıyla irkildi. 2 gün önceki lanet yara hala kapanmamış mıydı? Tek elini bir an olsun götürdü acıyan bileğine , yaraya dokunduğunu hissedince daha fazla kurcalamamak için çekti elini. Alex'in küvete girmesini beklerken bacaklarını kendine doğru çekip elleriyle kenetledi onları. Zamanın durmasını istedi birden. Sadece o an suyun üzerinde yüzen beyaz köpüklerin hareket etmesini diledi. Alex'in gözlerine kilitlenen gözleriyle böylece kalmayı.. Birbirlerine dokunmak için can atan ama zamanın başka taraflara savurduğu aşıklar gibi dokunmadan saatlerce , yıllarca hikayesi olan heykeller gibi kalabilmek.. Çalan müzikle dudaklarının kenarları kıvrıldı kadının. Şarkının sözleri , müziği normalde hatırlamak da zorluk çekeceği yılları bir çırpıda nasıl da aklına getirivermişti.
It's time to try Defying gravity I think I'll try Defying gravity Kiss me goodbye I am defying gravity And you wont bring me down!
Belki Alex değildi onu yolundan alıkoyan ama çok kez denemişti yer çekimine karşı gelmeyi. Hayatını düzeltmeyi her denediğinde tekrar başladığı yere geri dönmüş hiç bir zaman karşı koyamamıştı sanki evrenin döngüsüne. Sonunda o da vazgeçip oyunu kurallarına göre oynamaya başlamıştı. Evet tam bir k.ltak olmuştu ama hayattaydı , yaşıyordu , kızı için ferah bir hayat sağlıyordu. Onun için bunlardan daha önemli olan hiç bir şey de yoktu zaten. Kadehlerden çıkan sesle tekrar Alex'in yanına dönmüştü artık. Dudaklarından kayıp giden mayhoş ama tatlı şarapla gülümsedi karşısındaki adama tekrardan içtenlikle. Evet sohbet etmelilerdi , kesinlikle hem de. Konuşmalılardı ki her şey ortaya çıksın. Adamın söylediklerini dinledi. Siyah asasından çıkan gümüşi ışıkla banyoda beliren aslana baktı. Ne kadar görkemliydi. Kükreyerek bir süre olduğu yerde durdu aslan daha sonra yavaş yavaş parlak ışığı sönerek kayboldu. Yeşil gözlerini kırpıştıran kadın karşısında rahatça oturan adamın ağzından dökülen sözleri düşündü bir süre. Alex'in necromancer'lerle ne işi vardı? Dudaklarını açıp bir şey söylemedi kadın. Sorucaklarını saklıyordu henüz. En sonunda duyduğu alay tonu barındıran sese o da alaycı bir gülüş attı. '' Eski Alex'i sana verdiğimi sanıyorsun ama senin karşında eski Adel olmadan onu asla bulamazsın.'' Sesine alaycı bir ton takındı o da karşısındaki adam gibi. Artık her şey bir bir dökülmeliydi. '' Ölmeni tercih ederdim desem Alex , ne hissedersin ? Bu sıcak küvetten , ateşle kavrulan bedenimi bırakıp gider misin son bir kez dokunmadan?'' Artık dün geceki kadın yoktu karşısında. Acımasız , güvensiz ve soğuktu artık küvetin içindeki kadın. Bütün bunları kafasında toparlarken bileğinin acısı da git gide kuvvetlenmişdi. Elini götürdüğü yarayı kopardı yavaşça. Derisini her yerinden oynatışında bileğinin oradan gelen kan küvette kendi tarafını daha da fazla kaplamaya başlıyordu. Sonunda yaradan kurtulması onu rahatlatmıştı. Biraz ilerde gördüğü asasını yerinden çok az doğrularak aldı eline. Tek bacağını dışarı çıkararak asasını bileğine tuttu. ''Ferula Maxima.'' Bileğini saran beyaz sargı beziyle onu sağlamlaştıran büyü de tamamlanınca işi bitmişti. Alex'e dönüp gülümsedi yavaşça. ''Biliyor musun , şu an asamı şu kaslı kollarına tutup yavaş yavaş kesikler açmayı bir yandan da dudaklarımın dudaklarına değmesini isterdim. Bundan zevk alıyorum. Dün akşam bana yaşattığın zevkten daha fazlasını yaşarım.'' Ne dediğini bilmiyordu. Nasıl bu kadar dengesiz olabilirdi bir kadın! Daha bir dakika önce onun gözlerine bakıp melül melül gülümseyen kendi değil miydi?
| |
|
Julian Lang Karanlık Sanatlar Profesörü
Mesaj Sayısı : 135 Yaş : 36 Gerçek Ad : Eren Kayıt tarihi : 13/07/10
Karakter Bilgileri Özel Yetenek: Quidditch Mevkii: Büyücü Gücü: (50/100)
| Konu: Geri: A d e l. Ptsi Mart 21, 2011 4:52 pm | |
| | |
|